İşte çok uzun zamandır, olumsuz duygularımızın, düşünce biçimimizin, zihnimizin bir türlü dinlenememesinin bütün hastalıkların baş tetikçisi olduğunu öğrenmiş, görmüş, denemiş olmama rağmen. Öfkenin karaciğeri bozduğunu ve karaciğer bozuldukça öfkenin daha çoğaldığını, hüznün akciğerleri etkilediğini, akciğerlerimizdeki sorunların hüznümüzü arttırdığını, baş ağrısının sadece bir semptom olduğunu, ağrı kesici aldığımızda tedavi edilmeyip sadece beynimize giden "Ağrı ver, uyar, bir sorun var" mesajının engellendiğini. Ve daha nicelerini paylaşabilmek için çırpınıp duruyordum.
Sonunda dedim ki, ben beceremiyorum, fizik, kimya, tıp bilgimin temeli zayıf, hasbelkader bildiklerimi destekleyecek ünvanlarım da yok, en iyisi beslendiğim kaynakları ilgilenenlerle paylaşayım, herkes kendi değerlendirmesini kendisi yapsın.
İşte burada ilgilenenler için bir takım videolar var. Vakit buldukça bir göz atın isterseniz. Gündemin hepimizi hasta etmesine çok az kaldı, belki kendimizi bu şekilde koruyabiliriz. (Videolar maalesef İngilizce. Bir gün bizim bilim adamlarımız da konuya eğilirlerse Türkçeleri de olur inşallah. Siz o arada ihtiyaç duyarsanız altyazı veya Google Translate'den yararlanabilirsiniz.)
Bilim adamlarına yumuşak geçiş yapmak üzere, önce Louise Hay:
Louise Hay'in konuyla ilgili kitabı:
Bunun Türkçesi de var:
Dr. Bradley Nelson'ın tavsiye edeceğim bir de kitabı var:
Konuya şüpheyle yaklaşanları da Schopenhauer'le baş başa bırakıyorum.
Tüm hakikatler üç evreden geçer.
Önce alay edilir.
Sonra şiddetle karşı konur.
En sonunda çok aşikar bulunup kabul görür.
Hepimize evrenle bütünleştiğimiz,
tertemiz zihinlerle, pırıl pırıl bir gelecek olur umarım.
Zihnimizden tüm hastalıklı düşünceleri atabilsek de hiç hasta olmasak ne iyi olur...