18 Şubat 2020 Salı

Cildinize İyi Bakın


Botox'u dolguyu sevmem, üçüncü gözüme zehir enjekte ettiremem diyedurayım, yaş fazlasıyla kemale erince evdeki kremi sürmek de yetmiyor tabi.

Cilt bakımı deyince aklıma gelen ilk - ilk değil tek, halimi biliyorsunuz - yer olan Bioritm'e gideyim de bir cilt bakımı yaptırayım, bir hale yola gireyim dedim.


Sahipleri Güzin ve Ayşegül ile çok uzun yıllardan beri tanışırız. Düzenli olmayan, ayda yılda bir diyebileceğim ziyaretlerime rağmen beni hep güler yüzle ve dostça karşılarlar. İyi müşteri miyim? Doğrusu değilim. Ama hiç sitem etmezler. Nerelerdesin demezler. Bu da insana kendini iyi hissettiren bir şey.

Benim marka sadakatim yoktur, doğru, ama aynı yerlere gitmeyi, aynı insanlarla güven üzerine kurulan alışverişi severim. Bakkalımızdan, kasabımızdan tutun, balık yediğimiz lokanta da, tatil yerlerimiz de trend'lere göre değişmez bizim.

Her neyse, o gün Ayşegül oradaydı. Ne yapsam da biraz toparlansam diye sordum. Ayşegül aynı zamanda diş hekimi de olduğu için, tıbbi açıdan da bakıyordur, saçma şeyler yapmaz diye düşünerek tavsiyelerine  güven duymakta tereddüt etmiyorum.

Birkaç seanslık bir kür tavsiye etti. 

İğne miğne yok, kaşları havalara kaldırmalar, dudakları şişirmeler yok. (İlk sorularım bunlardı benim :-) ) Cilt bakımından hallice bir uygulama. Peki dedim. Başladık. 

Uygulamaları, 1997'de aldığı hem Türk hem Fransız Estetisyen diplomalarıyla, ama daha da önemlisi yaptığı işe saygısı ve gösterdiği özenle içiniz rahat kendinizi teslim edebileceğiniz biri, Nişantaşı Bioritm'in güzellik uzmanı Zabel Temelli yaptı.

Samimiyetine güvenerek, birkaç soru sorsam, minik bir söyleşi yapsak derken beni kırmadı, hem işini yaptı hem tavsiyelerde bulundu.

İlk olarak, kendi cildine nasıl baktığını sordum. Her gün düzenli cilt temizliği ve nemlendirici, haftada bir de peeling ve maske yapıyormuş. "Asla makyajımı temizlemeden yatmam!" da dedi.

Zabel doğal biri. Pek makyaja düşkün gibi durmuyor. Gerekli zamanlarda yapıyormuş.

Botox konusunda benzer şeyler düşünüyoruz. "Tercih meselesi tabi" dese de, benim fark ettiğim dezavantaj ve yan etkilerine de tebessüm ettiğini söyleyebilirim.

Bioritm'de radikal uygulamalar yok. Botox da yapmıyorlar. Bana da uyguladıkları İngiliz sistemi, CaCi Synergy, cilt altındaki 40 kası harekete geçirip lifting sağlıyormuş. Video'da da göreceğiniz led ışıklarla da çizgileri açıyormuş. Masaj yapılır gibi bir his.


Kullanılan cihaz da bu:


Cilt bakımlarında da Sensai ürünleri kullanıyorlar. Tavsiye üzerine kullanmaya başladığım boyun kremi de gerçekten harika.



Konuşmamız sırasında, lise çağındaki kızların da geldiğini, ciltlerini çok önemsediklerini ama abur cubur yemeyi de bir türlü bırakamadıkları için sivilcelerden kurtulamadıklarından bahsedince, farklı yaş gruplarını sorayım dedim.

İşte cevaplar:

20'li yaşlar: Günlük temizlemelere dikkat edip, uygun bir nemlendirici ve güneş koruma kullanmak yeterli diyor. Fazla makyaj pek önermiyor. Onlara daha çok sivilce sorunlarıyla, temizlik için geliyorlarmış.

30'lu ve 40'lı yaşlar: Yine başta temizlik ve koruma şart. Anti-aging ürünlere gece ve gündüz olmak üzere başlamak gerekiyor. Ayrıca yılda 2 defa kolajen kürü yapmak çok yararlı olur. Gece 11, dokuların yenilenme saati olması dolayısıyla kolajen alımı için en uygun zaman.

50'li yaşlar ve sonrası: Temizlik ve koruma en başta olmak üzere, cildin durumuna ve kalitesine göre vitamin destekli gidilebilir. Anti-aging ürünler özenle kullanılmalı. Kolajen kürleri yapılmalı. Uyku ve beslenmeye de dikkat edilmeli.

Bunları dinlerken ve yazarken, hala 20'li yaş bakımının ötesine geçememiş olmaktan utanıp, hem eklemlerime de iyi gelir diye aldığım ve kullanmayı unuttuğum kolajen takviyeme başlamaya karar verdim.

Zabel'in yaptığı çok özenli uygulama da var. 

Bir sonraki görüşmemizde "Hala aynısın, hiç değişmiyorsun," demezsiniz inşallah! :-)