6 Temmuz 2014 Pazar

Fanatikler Gerçekten De Spordan Hoşlanıyorlar Mı?

Ailesinin sağı solu milli sporcu kaynayan, kendisi de zamanında üç beş spora el atmış biri olarak güzel oyunları izlemekten çok hoşlanırım. Oynayan oğlum değilse, eşim dostum değilse, sonuç beni pek de fazla ilgilendirmez doğrusu. 


Hatta bir yakınım dahil olduğunda bir an önce kazanalım da bitsin diyeceğim maçların/yarışların, tanıdığım yoksa ve oyun/yarış güzelse uzadıkça uzamasını ümit ederim.


İnsan doğasına çok da aykırı bir durum değil aslında.

*Bir şeyin nasıl göründüğü her zaman bakış açısıyla ilgilidir.

"Her" şey her zaman durduğunuz yere göre değişmiyor mu zaten??

Djokovic'le Federer'in oynadığı Wimbledon finalini izlerken bunlar geldi aklıma. Djokovic oğlum olsa 5-2'den kaybedilen dördüncü sete ne çok üzülürdüm. Oysa ki şimdi, hiç de utanmadan bu güzel maçın beşinci sete uzamasına neredeyse zil takıp oynayacağım.


(Tenis de hayat gibi bir önce kaybettiğiniz puana aklınız takılı kalırsa konsantrasyonunuz, anı yaşama imkanınız azalıp oyunu kaybediyorsunuz. Djokovic de morali bozuldukça kötü kötü hatalar yaptı. Neyse ki sonra toparlandı da hak ettiği maçı ve şampiyonluğu kazanmayı bildi. Biz de bu keyifli maçı saatler boyu izleme zevkini tattık.)


Otomobil yarışlarını izlerken de öyledir. Oğlunuz yarışıyorsa kimse kimseyi geçmesin, kaza riski olmasın istersiniz. Standart seyirciyken her an bir geçiş olsa da yarışa heyecan gelse diye beklersiniz.

Kalecinin oğlunuz/eşiniz/sevgiliniz olduğunu düşünün. Bu defa da güzel kurtarışlar yapıp büyük başarı göstermesiyle, "Aman defans iyi oynasın da top kaleye gelmesin" arasında kalırsınız. 

Ben standart seyirci olarak hem çok güzel şutlar çekilsin, güzel goller atılsın, hem çok güzel kurtarışlar olsun isterim doğrusu.

Fanatiklerin durumunu da o yüzden garip buluyorum. Maçı izlemeyip sadece sonuçla ilgilenenler bile var aralarında.
Sporu, oyunu seviyoruz derken babalarının oğlu olmayan birilerinin kazanıp kaybetmesini bu kadar önemseyip, buna karşılık kimden gelirse gelsin güzel pozisyonlarla dolu bir oyun izleme şansına hiç sıcak bakmıyorlar ya, "Ne keyifli maçtı," diyemiyor, hemen "Biz" olup, "Kaybettik" diye "Çoook" üzülüyorlar ya. Niyeee?? 

Biliyorum, biliyorum, bir gruba ait olma duygusu.
Haklısınız beyler, çok kız tipi bir yaklaşım oldu bu. Ama ne yapalım, ofsayttan da anlasak, match ball'u, tie break'i de bilsek, bazılarımız pek çoğunuzdan daha fazla spor yapmış da olsak, siz "Yavru ağzı" ile "Şampanya"yı renk adı olarak kullanana kadar yaklaşımımız budur.


Sınavdan kaç aldığının değil de dersi öğrenip öğrenmediğinin önemli olduğu, oyunu kazanıp kazanmadığının değil de ne kadar iyi oynadığının değerli olduğu bir sistemimiz olsa ne iyi olur...