18 Temmuz 2014 Cuma

"O An"a Tatile Çıkıyoruz

Bazen bir resim, bazen bir şarkı, okuduğu romanın bir cümlesi, sokaktan geçen çocuğun gülümsemesi alıp götürür ya insanı bambaşka düşüncelere. Bu fotoğraf da öyle bir olta attı bana.


"Mutluluğun resmi işte" dedim önce. O bebeğe öyle sıcacık sarılmayı özledim. Ailecek tek bir kanepeye sığabilmeyi. 


Sonra hızlıca düşünceler üşüştü zihnime. "Mutluluk andadır", "Ne mutlu bir an", "Kim bilebilir ki, ne dertleri, sıkıntıları vardır, belki de.", "Ama mutluluk andadır", "Belki yorgunluktan kıvrıldılar o kanepeye", "Nasıl bir ev orası acaba?", "Kocaman bir evin oturma odası mı?", "Belki de küçücük bir ev, ve bu da tek kanepeleri", "Hatta tek yatacak yerleri bile bu olabilir pek ala.", "Çok huzurlu görünüyorlar".

"Mutluluk andadır"a geri döndüm. Her ne kadar dertli, dertsiz, zengin, fakir, kederli, neşeli olurlarsa olsunlar, çok sıcak ve sevgi dolu bir andaydılar, sonuç olarak. (Dublaj türkçesi ne çok girmiş dilimize, "Günün sonunda" demek geldi içimden, halbuki "Sonuç olarak" demez miyiz biz?!) Gerçek olan sadece bu ansa da çok da mutluydular işte.

Sonra aklıma, çok zor ve endişeli bir günümde önemli bir görüşmeyi beklerken, pencereden aşağıya bakıp da gördüğüm, bir yandan köpeğini gezdirirken bir yandan da telefonda konuşan genç kız geldi. 


"Ne kadar huzurlu aslında ve ne mutlu Farkında mı acaba?" demiştim kendi kendime. Belki de değildi. Veya belki, hiç huzurlu değildi. Belki onun ailesi de çok zor bir gün geçiriyordu ve o da biraz nefes alabilmek için köpeğini bahane edip kendini dışarıya atmıştı. Hatta o da başını yukarıya kaldırıp baktıysa benim pencereden bakan keyfi yerinde bir kadın olduğumu düşünmüş ve imrenmiş bile olabilir. Görüntüler ne kadar yanıltıcı olabiliyor. Bazı insanlar hep neşelidir, hep güler, hep eğlenip, her şeyi hafife alır görünür. Hiç dertleri yok mudur onların? Veya bizden daha mı azdır, daha mı kolay başa çıkılabilirdir onların dertleri? Bir seminerde duymuştum, "Daha zor yoktur" diyordu kadın, "Zor zordur." Dert de derttir. Dert ediyorsan, derttir. 

Dublaj türkçemize dönersek, "Çimenler diğer tarafta hep daha yeşildir" ya. Veya bizim dilde "Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür" ya.

*Çimenler nerede sulanıyorsa orada daha yeşildir aslında.

Bizde ne yoksa onu mu mutluluk sanıyoruz acaba? Neye üzülüyorsak onu da dert?? Yaşadığımız anda var olanları görmezden, hissetmezden, fark etmezden gelerek??

Bebeğim büyüdü, kocaman adam oldu. Değil göğsüme yatmak yanımızda oturması bile bir nimet oldu ya. O yüzden mi yakaladı bu fotoğraf acaba beni? Babamı özlediğimde yakınımdaki baba kızlara da aynı duygusallıkla bakmıyor muyum? Şu anda sıcakta güneşin altında çalışan biri benim şu klimalı odama böyle imrenmez miydi? Oradan geçen işsiz de işi var diye ona imrenirdi. Köyde sıkışıp kaldığını düşünen genç sırf şehirde yaşıyor diye o işsizi mutlu sanırdı. Biz şehirden bunalır, "Ah bir köyde evimiz olsaydı da, ara sıra kaçsaydık," derdik. Aç olan ekmeğe, ekmeği olan köfteye, köftesi olan havyara, havyar yiyen çölyak hastasıysa ekmeğe???
Ne oldu şimdi?? Kimse mi halinden memnun değil? Değiştirsek mi acaba? Hayatları?? Ya da - daha kolayı - bu kafaları??

Tatile çıktığımızda o yüzden mutluyuz aslında. Dünün sıkıntılarını düşünmüyoruz, yarının sorunlarını dert etmiyoruz. Gazete bile okumuyoruz çoğunlukla. (Ne olmuş, ne olacak haberimiz yok.) Andayız işte!!

Aklıma üşüşen düşünceler biraz toparlandı sonunda.

Tatil ruhumuzu dinlendirip anda yaşamayı sağlıyorsa, ve ancak - şanslıysak - yılda birkaç defa yapılabiliyorsa, ve bize de çok iyi geliyorsa... Kendimce bir formüle döktüm hemen... Yılda iki hafta tatil varsa. 365 günde 14 gün. Aynı şeyi güne uyarlayalım. 24 saatte 55 dakika ediyor. (Yanlış hesapladıysam yüzüme vurmayın, siz doğrusunu hesaplayın. Daha çoksa, haberim olsun :D ) 
Demek ki günde en az 55 dakika, yuvarlak hesap bir saat diyelim, her şeyi bırakıp "O ana" tatile çıkıyoruz. 

*Şimdi ve Burası

Çok işim var, yetişemiyorum falan demeyin. Çok hoşuma giden bir söz "Hiç kimse çok meşgul değildir, konu tamamen önceliklerle ilgili."




Herkes önceliklerini olması gerektiği/beklendiği gibi değil de hissettiği gibi belirlese ne iyi olur...