Her ne kadar, "insan hayatta bir şeyleri seçer ve onlarla uğraşır, bazı şeyleri de bırakmak lazım" fikrine çok sıcak baksam da, galiba pratikte pek uyamıyorum..
Şeytan dürttü. Sabah sabah pazara gidip domates alıp, sonra da salça ve makarna sosu yapmaya kalkıştım.
Her ne kadar pazarcıya, "yok yaa, 10 kilo yeter, yapamam hepsini birden" dedimse de, allem etti kallem etti, "abla, haftaya biter, bulamassın, tadına bak" diye diye, 15 kilo domatesi elime tutuşturdu. Daha da doğrusu, "taşıyamam bile" demem üzerine, arabaya kadar da taşıdı..
Evde malzeme bile yokmuş. Ben de önce, yarısını sadece domates olarak hazırladım. Yemeklere koymak için kolaylık oluyor..
Diğer 7.5 kilodan da, daha çok makarna ve pizza sosu olarak kullanılmak üzere şöyle bir uygulamaya giriştim..
İşte malzemeler:
Domatesler, havuç, soğan, kereviz yaprağı, fesleğen, tuz ve şeker. Bir de konserve yapmak için kavanozlar..
Önce domatesleri yıkayıp, dörde böldüm ve biraz tuzla, iyice yumuşayıncaya kadar pişirdim.
Bunları şu babadan kalma - daha doğrusu anneannemden gördüğüm - mulen galiba adı, aletten geçirdim.
Blenderdan da geçirebilirsiniz tabi, ama böyle yapınca, kabuklar ve çekirdekler de ayrılmış oluyor. Bana daha kolay geliyor.
Sonra bu püre halindeki domateslerin içine, kıyılmış soğanı ve havucu koydum. Miktar kafama göre.. Ben bu üç tencereye bir büyük soğan ve bir büyük havuç koydum. Soğanı arttırmakta mahzur yok da, fazla havuç sosun rengini bozuyor.
Sonradan çıkartılmak üzere, biraz fesleğenle kereviz sapı ve tuzla şeker.. (İsterseniz her tencereye bir diş sarmısak da koyabilirsiniz..)
İyice suyunu çekene kadar kaynattım.
Sonra da sıcak sıcak kavanozlara doldurup, kapaklarını sıkıca kapattım. Kavanozları halk arasında yaygın olan şekliyle ters çevirip soğuyunca vakum yapmasını bekleme konusunda endişe duyduğum* için vaz geçip, üzerlerini geçecek kadar su dolu yüksek bir tencerede yarım saat kadar kaynattım. (Kavanozlar çatlamasın diye, altlarına havlu koydum.)
*Neden endişe duyduğumu aşağıdaki linkte bulabilirsiniz:
Soğumalarını bekleyip tencereden çıkarttığımda, tarih de attım mı, tamamdır... Kışın bol bol pizza, makarna yiyebiliriz..
Bu tarifi, tabi ki kendim uydurmadım. Yıllar önce, çok yakın dostum olan bir italyandan, Paola Ellialtıoğlu'dan, öğrenmiştim. Profesyonel aşçı seviyesinde yemek becerisine sahip olan Paola, benim mutfağa ilgi duymama da ilham kaynağı olan kişidir.
Bu arada, tencerede kalanlara hiç dayanamam.. Kendi kendime, makarna yapacak halim yoktu.. Minik bir bruschetta fena olmadı ama..
Bir dilim ekmeği kızarttım. Üzerine sıcakken bir diş sarmısağı iyice sürttüm. Sonra da, tencerenin dibinde kalan domates sosu ve bir tane fesleğen yaprağı.. Biraz da iyisinden zeytinyağı gezdirdim miiii...
Merak edenler için, çay da saksıda yetişmiş lemongrass.. (Limon otu ve yalancı melisa olarak da geçiyor.. Fotoğraftaki uzun yaprak o..)
Ara sıra da olsa, satın almak yerine bazı yiyecekleri kendimiz hazırlama şansımız/vaktimiz/arzumuz
olsa ne iyi olur..