Telefonu kaybedince çaldırıp buluyorsunuz da, anahtarlar veya gözlük söz konusu olduğunda iş zorlaşıyor.
Kahve falı bakan arkadaşınızı bulduğunuzda hemen fincanı kapatıyorsunuz da kendi kendinize bakmaya kalktığınızda "Yol var,", "Balık var," dan öteye geçemiyorsunuz.
Bazen gerçekte ne istediğinizi veya yediğiniz şeyin içeriğini, gerçekte ne yediğinizi bilmiyorsunuz.
- Çocuk sahibi olmak istiyor muyum, istemiyor muyum?
- Bu işte mi devam etsem, değiştirsem mi?
- Tatilimi yazın mı alsam, kışın mı?
- Denize mi gitsem, dağa mı?
- Sinemaya mı gitsem, spora mı?
- Koşsam mı, yüzsem mi?
- Bu yemekte gluten var mı?
- Çin tuzu, yapay tatlandırıcı, trans yağ var mı?
- Bu yemek diyetime uygun mu?
Veya olacakları merak ediyorsunuz.
- Sınavı geçecek miyim?
- Hukuku kazanacak mıyım?
- Şu kız yemek teklifimi kabul edecek mi?
- Partiyi bu Cumartesi mi versek?
Bu durumların her birinde sarkaç kullanmak işinizi kolaylaştıracaktır.
Sarkaç ne mi? Basit şekliyle bir ipin ucundaki ağırlık. Genellikle kullanıldığı şekliyle de bir zincirin ucundaki sivri uçlu bir quartz. Şunlar gibi:
Ne işe yarıyor? Bilinç altınıza ulaşmanızı sağlıyor. Bulmakta zorlandığınız cevapları veriyor.
Anahtarınızı mı arıyorsunuz? Siz aslında nerede olduğunu biliyorsunuz; bıraktığınızda oradaydınız. Ama unuttunuz. Bilinç altınıza kaçan dosyayı bir türlü bulamıyorsunuz. Bedeninizdeki rahatsızlıkların hepsini de aslında biliyorsunuz. Hepsi içinizde olup bitiyor. Avucunuzun içinde ne olduğunu bakmadan bilmez misiniz? Ne yazık ki, bilinç altımız her bildiğini bizimle paylaşmıyor. Biraz kurcalamak gerekiyor.
Alıyorsunuz elinize sarkacı, soruyorsunuz. Bilinçaltınızın cevabı elinizdeki sinirlerde tepki yaratıyor, bu tepkiyle oluşan küçük hareket de sarkacı hareketlendiriyor. Yani hokus pokus veya cinler periler yok. Zihniniz size söylemediği şeyi elinize iletiyor. Siz de anahtarları elinizle koymuş gibi buluyorsunuz. Zaten elinizle koymuştunuz!
Tabi sarkaç size "Anahtar mutfakta," diyemiyor; o sadece "Evet", "Hayır" der. Siz "Evde mi?", "Dışarıda mı?" diye alanları daralttıkça, "Orada mı?", "Burada mı?" diye seçenekleri sıraladıkça sonunda cevap geliyor.
Teknik şöyle:
İlk olarak sarkacınızı başkalarının enerjisinden temizleyin ve uzak tutun. Kimseyle paylaşmayın. Mümkünse hep yanınızda bulundurun. Sizin enerjinizle bütünleşsin.
Sorularınıza geçmeden önce, "Evet" ve "Hayır" hareketlerini netleştirmeniz gerekir. Ki ne dediğini anlayabilin.
Dirseğinizi bir yere dayayın ve sarkacınızı zincirinin ucundan iki parmağınızla tutarak sarkıtın. (Görseldekinden daha uzun bir zincir veya ip olsa daha iyi olur.)
Sorulara geçmeden önce "Evet" ve "Hayır"ı nasıl göstereceğini sorun. Yani sarkacı kalibre edin.
"Evet" göster deyin ve zincire çok hafif ileri doğru bir ivme verin.
Sarkacınız hareketini arttıracak ve sonra da ya saat yönünde ya saatin tersi yönde dönmeye veya bazen de ileri geri veya sağa sola gitmeye başlayacaktır. "Evet" için genellikle saat yönünde dönerler ama tersi olursa, sizin "Evet"iniz odur artık. Önemli olan hareketin ne olduğu değil, sizin cevabı anlamanız. "Hayır"ı da sorun. O da saat yönünün tersine çıktı diyelim.
Artık hazırsınız. Başlayın sormaya. Neydi sorular?
Çocuğun okul işi miydi?
Anahtarlar mı kayıp yine?
Yoksa garson gluten yok dedi, ama emin mi olamadınız? (Tutun yemeğin üzerine sarkacı, sorun. Bu kadar basit.)
Bizim çocukların doğduğu yıllarda, utrason daha yeni yeni kullanılmaya başlanmıştı. Beşinci ayda mı ne belli oluyordu ancak doğacak bebeğin cinsiyeti.
Ondan önce mutlaka yaşlı bir teyzeye denk gelirdik, ver bakayım yüzüğünü deyip bir kolye zincirine bir alyans geçirerek karnımızın üzerine sarkıtan, kız olacak, erkek olacak falan diyen.
Tıpkı, "Aa senin karnın çok sivri, kesin erkek bu!","Çok aşerdin, kız geliyor!", "Karnın çok yukarıda erkek,", "Çok aşağıda kız bu kız," diye tahmin yürüten ve tahminleri doğru çıkan diğerleri gibi.
Bu testi sarkaçla yapmak isterseniz - ki hamile değilken bile, ileride olacak çocuğunuzun cinsiyetini de sorabilirsiniz - daire şeklinde dönerse erkek, ileri geri gidip gelirse kız. Veya önceden kızı erkeği göstermesini isteyin, daha güvenilir olsun.
Şamanların binlerce yıl önce kullandığı bu tekniği insanlar 19. yüzyılın başlarından itibaren su, altın, değerli taş bulmakta; ekinlerin nereye ekileceğine karar vermekte; bedendeki zayıf bölgeleri, enfeksiyonları belirlemekte; hatta 2. Dünya Savaşı sırasında derinlere gömülmüş mayınları ve yeraltı tünellerini bulmakta bile kullanmış. Siz niye yararlanmayasınız ki! Her şey için aplikasyon mu bekliyorsunuz?!
Her konuda farkındalığımızı arttırabilsek
ne iyi olur...