13 Aralık 2014 Cumartesi

Yeni Yıl Dilek Panosu


Her yılbaşı adet haline getirdim, mutlaka bir dilek panosu yapıyorum. Birkaç defa denk gelip yakın dostlarımdan bana katılanlar ve bu işten keyif alanlar da oldu. Belki siz de seversiniz diye bu defa detaylarıyla burada paylaşmak geldi içimden.

Benim için bu panolar Noel babaya mektup yazmak gibi bir şey. Ama fazlası da var. Hayatımda neyin gerçekten önemli olduğunu keşfetmeme veya yeniden hatırlamama yardımcı oluyorlar. Resimler ve semboller kullandığım için de kelimelerin kısıtlayıcılığına takılıp kalmadan, "Nasıl anlatsam?" diye düşünmeden kolayca gerçek dileklerimi ifade edebiliyorum.

O kurs senin bu workshop benim gezerken öğrendiğim şeyleri harmanlayıp kullanmayı severim. Bu panoyu da Feng Shui'nin Bagua haritasına oturtup o enerjiden de yararlanmasam ayıp olurdu.

Başlıyorum:

11 Aralık 2014 Perşembe

40 Yaş Üstü Makyaj


"Ben botoksumu, face lift'imi yaptırmışım, niye 40+ makyajı yapayım?" diyorsanız, tamam siz yapmayın... (Ama ne kadar çekilirse çekilsin, her sabah portakal suyu içer gibi vitamin iğnesi de yaptırsanız, o cilt eskisi kadar elastiki değil tabi ki...) Bu yazı harbi 40 yaş üstü olanlar için. Diğerleri için teenager makyajı yazacağım daha sonra 😀

Başlıyorum!

10 Aralık 2014 Çarşamba

Hellim Peyniri


Evde beyaz peynir ve kaşar peyniri yapmayı öğrenerek başlayan peynir maceramız, hellim ile devam etti. 

Ben en çok hellimden keyif aldım. Öğleyin çiğ sütü kaynatarak başlayıp, Happy Hour'a kızarmış hellim yetiştirebilmiş olmanın bunda önemli bir payı da var galiba.

Tekrar tekrar anlatmayayım, bütün peynirlerde yaptığımız, sütü alıp, pıhtılaştırıp, suyunu ayırıp, peynirine göre işlemek ve sonra da gerekiyorsa olgunlaştırmak, tuzlamak şeklindeydi.

Hellimi de, tabi ki, hemen evde denedim. Isıtmayı, kültür ve maya katmayı artık öğrenmiştim. Beklemeye de alışmıştım, ki bunda beklemeler daha kısa kısa oldu..

Öncekilerden farklı olarak, kestikten sonra, telemeyi ısıttım.


İki ayrı tencerede 20 dakika boyunca telemeleri karıştırmak eğlenceliydi.

O arada güzel bir playlist iyi geldi. Müzik dinleyince, vakit daha çabuk geçti..


Arkadaki tencerede de cendere bezleri kaynıyor..

Çok seri çalışıyorum, görüyorsunuz..

Isıtılınca, telemelerin içlerindeki sular çıktı ve büzüştüler..


Daha ufak tefek teleme parçacıkları oldular.


Bakın kaşarın telemesi böyleydi:


Artık tecrübeli oldum ya, iki ayrı teleme hazırlayıp, onları eş zamanlı olarak karıştırıp, eş zamanlı olarak asabildim..


Sonra yine baskı..




Ama bu defa daha az ağırlık ve daha az zaman.. 
5 kiloluk dirhem ve yarım saatle işi hallettim.


Geriye, kesmek ve yarım saat, 40 dakika kadar, kendi suyunda 
haşlayıp, tuzlamak kaldı.






Ve geleneksel şekilde ikiye katlamak..



Bu defa erken bitti.. Kızartmak için Happy Hour'u bekleyemedik..

Akşama sadece bu iki parça kaldı..




Daha detaylı bilgi için:



Herkes  canının çektiğini yapabilmek ve yiyebilmek 
lüksüne sahip olsa ne iyi olur..