Genç kalmak, güzel kalmak - veya "iyi" kalmak diyelim - çok da kolay değilmiş. Anlat, anlat bitmedi. Salı günü başladığımız söyleşinin devamı ve en can alıcı noktaları bugüne kaldı. Herkesin kendi kök hücresinden yapılan kişiye özel bir kremden bahsettiler ki, "ay inşallah!" dedirtecek cinsten, mutlaka okuyun.
Kök hücrelerle ilgili ne var ne yok, öğrendim. Hatta sahtekarlıkları bile:
"O.O:Kalkıp da “ben size tavşandan alınmış kök hücre koyacam” falan diyorlar!! Almanya gibi memlekette bile “healthy & young russian- sağlıklı ve genç rus”lardan alınmış kök hücreyi kasın içine koyuyoruz diyorlar ve senin hemen gözünün önüne şahane bir rus kadın geliyor, “ben de onun gibi oluyorum” zannediyorsun. Ne bileyim ben, doğmamış oğlak DNA’sını enjekte edenler var. Yani sahtekarlık diz boyu..
Ama bir de gerçek birşey var, bu, adam gibi kullanılırsa
gerçekten işe yarıyor. Pozitif bir efekti var."
Önümüzdeki yıllarda çok duyacağımızı düşündüğüm "Rejeneratif Tıp" ne demekmiş, onu da öğrendim.
Bu kısmını Dr.Tunç Tiryaki anlattı:
"T.T:Yeniden yapma demek. Hani, atıyorum, mesela, göğsünüzün
bir kısmı alındı, ya oraya silikon koyarsınız vesaire birşeyler, ya da sizin
kemik dokunuzu alıp, kemik dokunuzdan elde edilen, kendi rejeneratif
hücrelerinizi, yani cildi yenileyen, vücudu yenileyen, “stem cell” (kök hücre) dediğimiz
hücreleri, çoğaltıp, üretip, ayırıp, bunu oraya verip, o dokuyu tekrar
yapabiliyorsunuz. Buna rejeneratif tıp deniyor. Ya da, yağınızı alıp, içinden
kök hücrelerinizi izole edip, yüzünüze, cilde enjekte ediyorsunuz, o ciltteki
kendisini yenileme kapasitesini arttırıyorsunuz. Bunlar hep rejeneratif tıp
şeyleri. Tabi iş nereye gidiyor artık, gittikçe? Atıyorum, mesela bir kemik
dokusunu alıp, içindeki hücreleri tamamen öldürüp, hastanın kendi kök
hücrelerinden yükleyip, hastaya koyuyorsunuz.
S: Kemiği?
T.T: Kemiği, kıkırdağı. Belki ilerde karaciğeri,
böbreği.. Bu iş öyle tuhaf bir yerlere gitmeye başladı ki artık, zor takip
ediyoruz açıkçası biz de."
Bu arada, doğru müdahalelerle yaşlanmaya dur demenin en güzel örneği olarak Tom Cruise'u görüyorlar.
"Gençlik çeşmesini bulduğunu sanmıyorum, ama iyi bir plastik cerrah bulduğu kesin. Mümkün olan en iyi kozmetik müdahalelerin kaynağına sahip biri gibi görünüyor. Kaşlarının arasındaki çizgiler için Botox kullanıyor olmalı. Yüzündeki daha derin kırışıklar için de muhtemelen Restylane tarzı dolgu enjeksiyonları kullanıyordur. Vücudunda hiç yağ olmayan bir adam için, yüzündeki yağ miktarı ilginç, bunun da kaynağı Sculptra enjeksiyonları olabilir. Adamın sadece yüzü değil, boynu da genç duruyor. Bunun sebebi olarak, sıkılaştırıcı etki yapan radyofrekans ve infrared karışımı bir ışın tedavisi olan ReFirme'den kuşkulanıyorum. Bütün bu müdahaleler 10 binlerce dolar tutar. Sık sık da tekrarlanmaları gerekir. Normal bir insanın bu masraflarla başa çıkması çok zor.
Tom Cruise işini biliyormuş. Bir de bilmeyenler var:
Mickey Rourke
Kate Jackson (Hani şu Charlie'nin eski meleği)
Çok fazla da kafaya takmamak lazım. Osman Oymak'ın da dediği gibi güzellik 5 duyu..
"O.O:E zaten güzellik 5 duyu. Şöyle anlatayım. Şahane bir
kadın gelsin, şurda otursun, ama hakikaten şahane olsun. Donald Duck gibi bir
sesle “Mirabaa, nassısın” desin. Bitti. Hiçbir güzelliği kalmadı. Kulağına da
hitab edecek. Kültürlü de olacak. Durmayı bilecek. Veya şahane bir kadın geldi
ve külhanbeyi gibi oturdu. Bir de elde tesbih nerdeyse. Kadın dediğin bir
durmayı bilir, konuşmayı bilir, temiz olmalı, kokmamalı. Dünyanın en güzel
kadını ter koksa n’aparsın? O da senin burnundan gider. Yine güzelliği kalmaz.
Anlatabiliyor muyum? O bir bütün, o bir duruş, işin içinde zarafet falan var."
Aznavour bu defa ingilizce söylesin:
Madem zamanı durduramıyoruz,
her anın keyfini çıkartsak
ne iyi olur..