4 Şubat 2014 Salı

Dr.Osman Oymak Söyleşisi (2.Bölüm)


Genç kalmak, güzel kalmak - veya "iyi" kalmak diyelim - çok da kolay değilmiş. Anlat, anlat bitmedi. Salı günü başladığımız söyleşinin devamı ve en can alıcı noktaları bugüne kaldı. Herkesin kendi kök hücresinden yapılan kişiye özel bir kremden bahsettiler ki, "ay inşallah!" dedirtecek cinsten, mutlaka okuyun.

Kök hücrelerle ilgili ne var ne yok, öğrendim. Hatta sahtekarlıkları bile:

"O.O:Kalkıp da “ben size tavşandan alınmış kök hücre koyacam” falan diyorlar!! Almanya gibi memlekette bile “healthy & young  russian- sağlıklı ve genç rus”lardan alınmış kök hücreyi kasın içine koyuyoruz diyorlar ve senin hemen gözünün önüne şahane bir rus kadın geliyor, “ben de onun gibi oluyorum” zannediyorsun. Ne bileyim ben, doğmamış oğlak DNA’sını enjekte edenler var. Yani sahtekarlık diz boyu..
Ama bir de gerçek birşey var, bu, adam gibi kullanılırsa gerçekten işe yarıyor. Pozitif bir efekti var."

Önümüzdeki yıllarda çok duyacağımızı düşündüğüm "Rejeneratif Tıp" ne demekmiş, onu da öğrendim.

Bu kısmını Dr.Tunç Tiryaki anlattı:


"T.T:Yeniden yapma demek. Hani, atıyorum, mesela, göğsünüzün bir kısmı alındı, ya oraya silikon koyarsınız vesaire birşeyler, ya da sizin kemik dokunuzu alıp, kemik dokunuzdan elde edilen, kendi rejeneratif hücrelerinizi, yani cildi yenileyen, vücudu yenileyen, “stem cell” (kök hücre) dediğimiz hücreleri, çoğaltıp, üretip, ayırıp, bunu oraya verip, o dokuyu tekrar yapabiliyorsunuz. Buna rejeneratif tıp deniyor. Ya da, yağınızı alıp, içinden kök hücrelerinizi izole edip, yüzünüze, cilde enjekte ediyorsunuz, o ciltteki kendisini yenileme kapasitesini arttırıyorsunuz. Bunlar hep rejeneratif tıp şeyleri. Tabi iş nereye gidiyor artık, gittikçe? Atıyorum, mesela bir kemik dokusunu alıp, içindeki hücreleri tamamen öldürüp, hastanın kendi kök hücrelerinden yükleyip, hastaya koyuyorsunuz.

S: Kemiği?

T.T: Kemiği, kıkırdağı. Belki ilerde karaciğeri, böbreği.. Bu iş öyle tuhaf bir yerlere gitmeye başladı ki artık, zor takip ediyoruz açıkçası biz de."

Bu arada, doğru müdahalelerle yaşlanmaya dur demenin en güzel örneği olarak Tom Cruise'u görüyorlar.


Ben de Tom Cruise'u biraz araştırdım. "Hiç ameliyat olmadım, olmam da" diyor.  Detroit'li plastik cerrah Dr. Anthony Youn durumun analizini şöyle yapmış:
"Gençlik çeşmesini bulduğunu sanmıyorum, ama iyi bir plastik cerrah bulduğu kesin. Mümkün olan en iyi kozmetik müdahalelerin kaynağına sahip biri gibi görünüyor. Kaşlarının arasındaki çizgiler için Botox kullanıyor olmalı. Yüzündeki daha derin kırışıklar için de muhtemelen Restylane tarzı dolgu enjeksiyonları kullanıyordur. Vücudunda hiç yağ olmayan bir adam için, yüzündeki yağ miktarı ilginç, bunun da kaynağı Sculptra enjeksiyonları olabilir. Adamın sadece yüzü değil, boynu da genç duruyor. Bunun sebebi olarak, sıkılaştırıcı etki yapan radyofrekans ve infrared karışımı bir ışın tedavisi olan ReFirme'den kuşkulanıyorum. Bütün bu müdahaleler 10 binlerce dolar tutar. Sık sık da tekrarlanmaları gerekir. Normal bir insanın bu masraflarla başa çıkması çok zor.  

Tom Cruise işini biliyormuş. Bir de bilmeyenler var:

Mickey Rourke


Kate Jackson (Hani şu Charlie'nin eski meleği)

 Çok fazla da kafaya takmamak lazım. Osman Oymak'ın da dediği gibi güzellik 5 duyu..

"O.O:E zaten güzellik 5 duyu. Şöyle anlatayım. Şahane bir kadın gelsin, şurda otursun, ama hakikaten şahane olsun. Donald Duck gibi bir sesle “Mirabaa, nassısın” desin. Bitti. Hiçbir güzelliği kalmadı. Kulağına da hitab edecek. Kültürlü de olacak. Durmayı bilecek. Veya şahane bir kadın geldi ve külhanbeyi gibi oturdu. Bir de elde tesbih nerdeyse. Kadın dediğin bir durmayı bilir, konuşmayı bilir, temiz olmalı, kokmamalı. Dünyanın en güzel kadını ter koksa n’aparsın? O da senin burnundan gider. Yine güzelliği kalmaz. Anlatabiliyor muyum? O bir bütün, o bir duruş, işin içinde zarafet falan var."




Aznavour bu defa ingilizce söylesin:





Madem zamanı durduramıyoruz, 
her anın keyfini çıkartsak
ne iyi olur..

Söyleşinin 2.bölümü için aşağıdaki yazıyı tıklayın lütfen:

Dr. Osman Oymak Söyleşisi - Bölüm 2