21 Şubat 2014 Cuma

Meditasyon Dediğin Anı Yaşamak






Bana çok soruyorlar, "meditasyon yapmak istiyorum, sen bilirsin, nasıl yapayım" diye.
"Astrolojiyi de biliyorsundur", "yoga da yapıyorsundur", "onu da anlarsın", "bunu da bilirsin"! "Valla hiç bilmem.." deyince de çok şaşırıyorlar. 
"Öyle şeylerle ilgileniyorsun ya, bilirsin diye düşündük!" 
Konuya çok uzak olan bir kısım insan için "öyle şeyler" diye bir kategori var. Zannediyorum ki, "bilimsel olmadığı düşünülen şeyler" konu başlığındaki her şeyi kapsıyor bu "öyle şeyler".

Ben astrolojiyle, bir defa meraktan haritamı çıkarttırmak haricinde, hiç ilgilenmedim. Merkür retrolarını falan duyarım, "ilgilenmez, bilmezsem beni etkilemez" der geçerim.Yogaya bir defa gittim, hoşuma gitmedi, verdiğim parayı da yaktım, oturdum aşağı. Pilates'i ve benzeri salon sporlarını hiç spordan saymayıp yapmadığım, spor deyince aklıma topla oynamak geldiği için, hareket olsun diye ya yürürüm - o da haldır haldır değil - ya da yazın az bir şey yüzerim. Beden ve ruh dengeli gelişmeli diyerek, her ikisini de makul düzeyde tutuyorum diyelim.. (Bedende enerji dolaşımını düzeltmek için yapılan yogamsı meditatif bir çalışma yapmıştım uzunca bir dönem, iyi de bir şeydi, bir tek o var sayabileceğim.. David Verdesi ve Anna Vladimirova çalıştırırdı. Anna'nın kısa bir demonstrasyonunu buldum Youtube'da.. İlginizi çekiyorsa aşağıdaki linke bir göz atın..)




"Öyle şeylerle" ilgim, temelde, düşüncemizle, inançlarımızla, davranışlarımızla, "enerjimizle" kendi yarattığımız bir illüzyonu yaşadığımıza inanmaktan ve bu doğrultuda farkındalığımı arttıracak her şeye vakit ayırmaya çalışmaktan ibaret. Öğrendiklerimi, denediklerimi, hissettiklerimi de konuya ilgi duyanlarla paylaşıyorum, hepsi bu..



(Hakikat, her ne kadar ısrarlı/kalıcı da olsa, sadece bir ilüzyondur.)

Meditasyon sorusuna dönersek, "onu da bilmem" demiyorum. Biraz bilirim. Zaman zaman, yaptığım pek çok türde meditasyon da var elbette. Ama "her gün 20 dakika meditasyon yapıyor musun" derseniz, hayır yapmıyorum.

Usta "her gün 20 dakikanızı meditasyona ayırın" demiş. Biri çıkmış, "ama ben çok meşgulüm" demiş. Usta da ona dönüp "o zaman, sen bir saat yap" demiş.

Benimki de o hesap. Her gün 20 dakika meditasyona ihtiyaç duymuyorum, çünkü o kadar yoğun bir hayatım yok. Kuşları izlediğim, çiçeklere baktığım, şarkı söyleyerek yemek yaptığım, caipirinha eşliğinde günü batırdığım, sakin zamanlarım da var benim..



Meditasyon, benim için, hayatın hızla dönen çarklarına kapılmış giderken, bir durmak, bir nefes almak, bir "ne yapıyorum ben" demek, etrafta neler olduğunu görmek, kendini dinleyebilmek, ruhun, bedenin kendini tamir edebilmesine fırsat vermek için yapılır. 
(Ruhsal gelişim amaçlı olanı burada konumuz değil..) 

Aborjinlerin bir yerden bir yere giderken, ara sıra, "ruhları yetişebilsin" diye durup beklemeleri gibi, çok hızlı bir tempoda yaşarken, arada bir es vermek gerekebilir. Gazı köklemiş giderken, etraftaki güzel kızları da, yeni açılan kitapçıyı da, kaldırımdaki arkadaşınızı da göremezsiniz. Park edip, yürümeye imkanınız yoksa bile, ara sıra yavaşlayıp, etrafa bir göz gezdirebilirsiniz yine de.

Durmak bilmeden çalışan, dinlenirken bile hep aklında birşeyler olan (yarın yapılacak ödeme, sevgiliye alınacak Sevgililer Günü hediyesi, 'arayacak mı, aramayacak mı', yetiştirilecek rapor, çocuğun veli toplantısı...), elinde telefon (twitter, facebook, döviz kurları, son dakika haberleri...), karşısında televizyon (ya büyüklere masallar şeklinde diziler, ya da başbakan..), kulağında kulaklık (neyse ki müzik..), Kadıköy vapurunda yarım saat geçirip de, martıları görmeyen, onlara simit atmayı bilmeyen insanların karşılığını, uzaktan yakından biraz benzeyenini, arasak tarasak doğada bulabilir miyiz acaba? Hiç dinlenmeyen bir canlı türü var mıdır bizden başka? Ya da dinlendiği sırada, başka şeylerle de ilgilenen, zihni hep meşgul olan?

İşte kaplanın, avını avlayıp, karnını doyurduktan, varsa yavrularını da besledikten sonra, günün geri kalanında yaptığı:


Ve diğerleri:







Bunlar da insanlar:





Mutlu da görünüyorlar, değil mi?



Müzik güzel de, ya dalgaların sesi?

Bana "meditasyon yapmak istiyorum, ne yapayım, nasıl yapayım" diyenlere "niye yapmak istiyorsun?"diye soruyorum.

"Herkes yapıyor diye" hiç doğru bir sebep değil mesela. 

        Hal öyleyse, tütsüleri yakıp, müziği koyup, şu pozisyonda oturup


elleri şöyle tutup


ayakları böyle koyup


20 dakika civarında öylece durmanız yeterlidir.


Ustayı da izleseniz, böyle bir şeydir yaptığı.. Ama gördüğünüz, onun meditasyona hazırlık ritüelidir sadece. İçinde olup biteni, veya daha doğrusu sessiz duranı, dinginliği, dışardan bakarak tam olarak anlayamazsınız.



Niyet gerçekten iyi hissetmek, stresten kurtulmak, depresyona girmemek, yapılan işe daha iyi odaklanabilmek, kendini daha iyi tanımak, daha sağlıklı olmak, daha pozitif düşünmek, hayata gülümseyebilmek, belki de kısaca "anı yaşamak"sa, yapılacak şey çok basit.

Kurallı şeyler seviyorsanız, yoluyla, yordamıyla, ritüeliyle, seçtiğiniz türde bir meditasyon öğrenip, gayet güzel uygulayabilirsiz. Ya da, günlük hayatta meditasyon yerine geçebilecek bir sürü şeyden birini, birkaçını seçip onları hayatınıza katabilirsiniz .

Bana sorarsanız, çabasız yapılan, keyif alınan, zihninizi dinlendiren her şey meditasyon yerine geçer, keyfinize bakın derim. 


Bundan iyi meditasyon mu olur, mesela:


Ya da tadına vararak yenen bir parça çikolatadan:



Veya keyifli bir masajdan:

Çabasız, keyif alınan, zihni yormayan pek çok şey bulabileceğinize eminim.


Bu kadar laftan sonra, çok basit bir meditasyon 
tarifi de yapmadan geçmeyelim. 
(Aşağıdaki linkte müziğiniz de hazır..) 

Meditasyon İçin Müzik


Keyfinize göre müziğinizi koyun, ritüel seviyorsanız, mumunuzu, tütsünüzü hazırlayın.. 
Rahat bir kıyafette, rahat bir yerde, isterseniz meşhur lotus pozisyonunda


Zor geliyorsa, yarı lotus..


O da rahatsızsa, seiza denilen şekilde ayaklar altta da oturabilirsiniz.


Hatta bunun için tahtadan yardımcı destekler bile yapmışlar.

Hiçbirinde rahat edemiyorsanız, sırtınız dik olacak şekilde, bir iskemlede oturun. Maksat omurganın düz durması. (Geleneksel şekiller bunlar, ama ben sırt üstü yatarak da çok yaparım. Uyuyakalmamak için dizleri yukarı çekerek de yatabilirsiniz, ama yan veya yüzükoyun yatarsanız omurganız düz durmaz.)



Otururken, geleneksel olarak eller kucağınızda, sağ el, sol elin üzerinde, başparmaklar hafifçe dokunarak, avuçlar yukarı bakar. 


Baş parmakla, orta parmağı, ya da işaret parmağı, hatta her ikisini de birleştirerek dizlerin üzerine koymak da başka bir seçenek olabilir. İçinizden nasıl gelirse..



(Bunların hepsi enerjinize ve ruh halinize etkisi olan mudralar. İlginizi çekerse, hem meditasyon sırasında, hem gün içinde yapabileceğiniz pek çok mudra bulabilirsiniz. Bizim meşhur ayıp el hareketimize çok benzeyen, denge ve korunma mudrası bile var..)



Ama isterseniz, ellerinizi öylece kucağınıza koyabilir, ya da yana da bırakabilirsiniz. 

Rahat bir pozisyon bulunca, gözlerinizi kapatın.

Burnunuzdan çabasızca, doğal olarak, sakin ve huzurlu nefes alıp vermeye başlayın. Nefesin burnunuzdan girip çıktığını hissetmeniz yeterli..
Çabasızca, öylece nefes alıp vermeye devam edin. 

Aklınıza muhtemelen devamlı birşeyler gelecektir. O düşünceleri kovmaya çalışmayın, ama peşlerine de takılmayın. Bırakın gelsinler ve gitsinler. (Ayrıca, o düşünceleri yabana da atmayın, sakin nefes alıp verdiğiniz bu beyin dalgasında, yaratıcılığınız da tavan yapar, aklınızda olsun! Sonrasında, o fikirleri değerlendirirsiniz bile belki..)

Hepsi bu işte..




Hepimizin sesizce durup, bir "nefes alacak*" zamanımız olsa, hatta bugün kendimize öyle bir zaman yaratsak 
ne iyi olur..

*"Dur bir nefes alayım" diye bir deyimimiz vardır, anlamını tekrar bir düşünün isterseniz..